Hasan Onbaşı’nın torunuyum ben. Adımı dedemden aldım. Balkan Harbi’nden Dumlupınar’a, Kocatepe’ye, kadar 11 yıl cepheden cepheye koşmuş bir Anadolu evladının torunuyum.
Seferberlik bakiyesi bir adamın en küçük torunu.
Seferberlik yıllarından sonra köyüne döndüğünde, “İstiklal Madalyası” ile şereflendirilmiş bir Anadolu evladının, en son torunu.
Dedem Hasan Onbaşı’nın savaş hatıralarını ocak başında dizinin dibine oturup dinlemişliğimiz vardır.
İnönü Savaşları’nı da dinledim, Erzurum cephesinden, katır sırtında Polatlı’ya taşıdıkları topların hikayesini de…
İşte öyle bir seferberlik bakiyesinin bakiyesiyim.
Dedem ile babamın hikayesi ise, Şerif Mardin’in, Türk modernleşmesini anlatırken kullandığı, “Öğretmen imama yenildi” metaforunun birebir yaşanmışlık halidir.
Osmanlı’nın küllerinden yeniden doğan bir devletimiz var: Türkiye Cumhuriyeti. Modern bir ulus devleti olarak inşa ettik. Uluslaşma sürecindeyse birçok sıkıntı yaşadık. Hatta, tedrici dönüşüm bazen radikal dönüşümü de içerdi ve “kırılgan” alanlarımız oluştu.
.....