“Çözüm süreci”ni başından itibaren destekledim. Çünkü memleketin bir yarası olduğunu düşünüyordum. Ve o yaranın kaşınarak kanatılmasıyla ortaya çıkan sonuçlardan bu milletin kurtulması gerektiğine inanıyordum.
O süreçte şehit yakınları bağırlarına taş basıp sustular. Kan kusup kızılcık şerbeti içtik dedik sustuk.
Tek bir derdimiz vardı. Terör belasından kurtulmak. Bu memleketin Kürtlerinin istismar alanlarını yok etmek!
O günlerde “Akil insanlar”ımızdan birinin sözünü hatırlıyorum. “Evin çocuklarının hepsi bir olmuyor. Birisi de var ki biraz haşere biraz asi, ergen misali. Sabırla evin içinde tutmak için bazen sırtını sıvazlamamız gerekiyor” demişti.