Biz vatanımızda yokken olanlara dair kısa bir Z Raporu yazmayı uygun gördük.
Zira, tam 7 günde Türkiye’de yaşananlar İskandinav ülkelerinde 7 yılda yaşanmayacak kadar yoğun. Bizim ülkemizin bir günü, birçok ülkenin yıllarından daha uzun ve daha yoğun.
Allah (cc) Kur’an-ı Kerim’de diyor ya, “50 bin yıllık bir gün”, onun gibi bir başka memleket için yıllarca yaşanmayacak hadiseler Türkiye’de bir günde yaşanıyor. Zaman Türkiye’de başka türlü, Türkiye dışında başka türlü akıyor.
KILIÇDAROĞLU VE AKŞENER YAFTALAMAKTA SINIR TANIMIYOR, SONRA DA KUTUPLAŞTIRMAKTAN SÖZ EDİYOR
Biz Türkiye’den ayrılmadan hemen önce, İyi Parti lideri Akşener’in, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Abdülhamit’e benzettiği ve sos olarak “istibdat, tek adam” yaftalarını eklediği konuşmasının yankıları vardı. “Bir nevi Netanyahu’dan, bir nevi Abdülhamit’e evrilen dili” tartışıyorduk.
Biz yokken Akşener’in ortağı CHP lideri işi biraz daha ileri taşıyıp, “Erdoğan Amerika’ya kaçacak” hezeyanlarını tivitter’da paylaştı.
ERDOĞAN “ÖLÜMÜNE BURADAYIZ” DEDİĞİNDE KILIÇDAROĞLU KOLTUĞUNDA HOPLAMIŞ MIDIR?
Önceki gün biz henüz memlekete dönmeden, İstanbul’un fethinin yıl dönümünde, Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi’ndeki ağaç dikme töreninde konuşan Erdoğan, “Ölümüne buradayız” dedi. Kemal Bey muhtemelen tıraşını olmuş, beyaz gömleğini giymiş, kırmızı kravatını takmış, terlikleriyle birlikte kahvesini de yanına alıp televizyon karşısına geçmiş ve bu mitingi izlemiştir.
Acaba Erdoğan, “Biz ölümüne buradayız” dediğinde Kılıçdaroğlu, “Tüh 15 Temmuz gecesi de ülkeyi terk etmemişti, şimdi de etmiyor. Ve milletle birlikte yine meydan okuyor” diyerek koltuğundan zıplamış mıdır bilmiyoruz ama bir şeyi biliyoruz…
O şey, dün Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmeni kardeşim Hüseyin Likoğlu’nun yazısının bir bölümünde “sezdirdiği” şeydir!