15 Temmuz darbe ve iç işgal girişiminden sonra Fetullahçı Terör Örgütü’ne (FETÖ) yönelik amansız bir mücadele veriyoruz. Sadece ona karşı mı? Hayır! FETÖ’yü içimize akıtanlara karşı da…
Bu örgütün, birçok katmanının olduğunu, birçok formunun, birçok şeklinin olduğunu yaşayarak gördük.
Elinde uzun namlulu silah, sivil halka ateş edeni mi ararsınız, sivil toplumcu, çiçekçi, böcekçi görüneni mi? Tank ile önüne çıkan ne varsa ezip geçeni mi ararsınız, zırıl zırıl ağlayanını mı? Yoksa bu işlerde hiç bezi yokmuş gibi pişkin pişkin ortalıkta dolaşanını mı ararsınız? Hepsi FETÖ’nün türlü türlü formlarına örnek.
Devlet hala bu yapıyla mücadele ediyor. Mücadelede eksikler var. Zaaflar var. İhmaller var. Hatta ihanetler var. Bir şey daha var. FETÖ’den sinen!
Yani, FETÖ gibi davranmak! FETÖ’nün yöntemlerini kullanmak. Farkında olmadan FETÖ’leşmek! Ya da menzile ulaşmak için bilerek FETÖ gibi olmak. Acı..!
Rakipleri tasfiye etme yöntemi olarak FETÖ davranışları sergilemek diyorum ben buna. Maalesef FETÖ’den kötü bir miras olarak kalan, ya da üzerimize sirayet eden (sinen) bir takım davranış biçimleri bunlar. Örneğin, yalan söylemek. Örneğin, sahte evrak düzenlemek. Örneğin, rakibini alt etmek için kumpas kurmak!