Türkiye gündemi bir şekliyle Afrin Zeytin Dalı Harekatı’na kilitlenmişken siyasette de 2019 için geri sayım sürüyor. 2019 için şimdiden büyük hazırlık içinde olan iki parti göze çarpıyor Ak Parti ve MHP. Milli ittifak olarak niteleyebileceğimiz ittifak çalışmaları mutabakatla ilerliyor. Zaten niyetler çoktan ibraz edildi.
MHP, Cumhurbaşkanı adayı göstermeyecek, iki parti birlikte seçimlere girecek.
Nasıl, sorusunun cevabı ise teknik çalışmanın ardından belli olacak. Komisyon çalışmalarını sürdürüyor.
Bu noktada size Ak Parti’de olup bitenleri dışarıdan gözlemlediğim kadarıyla aktarmak isterim.
16 Nisan referandumundan hemen sonra Ak Parti’nin 3’ncü Olağanüstü Kongresi için çalışma başlatılmıştı. Kongre ile Cumhurbaşkanı Erdoğan 1000 günlük ayrılığın ardından yeniden Ak Parti’ye dönecekti. Ancak Ak Parti’deki “gevşeklik” ve “ayrışma” görüntüsünün nasıl giderileceği merak konusuydu. Tam da o günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan 3 Mayıs 2017’de Soçi ziyareti dönüşü uçakta benimde aralarında olduğum gazetecilere şöyle demişti, “Kucaklama ağının çok geniş olduğu bir yaklaşımı ortaya koymamız gerekiyor. Bununla birlikte şunu da açık ve net biçimde ifade etmeliyim ki, ‘Bu hareket bizi dışladı’ dedirtmeme konusunda elimizden geldiğince gayret edeceğiz. Tabii ki bunu yüzde 100 başarmak kolay değil. Bunu yüzde 100 başarabileceğimizi iddia edemem.”
İşte bu düsturla kongreye gidildi. Kongreye gidilirken kendi networklerini aktif hale getirmek isteyen kimi çevreler bazılarının “tasfiye” olacağını öne sürdü.