Mustafa Kutlu ağabey, “Akıntıya Karşı” ve “Kalbin Sesi ile Toprağa Dönüş”te, insanlığa bu milletin yeni bir öneri getirmesini gerektiğini söylüyordu. Dahası, bizlere de, “Sizler için önerdiğim öyle kolay bir şey değil, ama…” diye başlayan bir dolu fıtrata uygun toprak ve tarım ile ilgili öneri sunuyordu.
Mustafa ağabeyin, toprağa yeniden bihakkın dönmeyi önerdiği teklifi, konformizme ve sanayileşmeye de eleştiri getiriyordu. Müslümanlar olarak kanaatkarlığı unuttuğumuzu hatırlatan, Kutlu, kanaat ekonomisini de aklımızın bir köşesine koyuyordu.
Mustafa ağabeyin, ömrünün son deminde zihnimize mıh gibi çaktığı gerçekle bugün dramatik bir şekilde karşı karşıya kaldık.
EN DEĞERLİ ŞEY, EKİLEBİLİR TOPRAK İÇİLEBİLİR SU
Covid-19 sonrası dünyada bir de Ukrayna-Rusya savaşı eklenince, gıda güvenliği, gıda tedariki ve üretimi konusu “sanayinin” önüne geçmiş oldu. Sanayileşmenin dünyanın doğasını nasıl bozduğunu tekrara gerek yok. Ama, ekilebilir toprağınız ve içilebilir suyunuz olmazsa, sanayileşme neye yarar!
İşin ilginci, covid döneminde “hissettiğimiz” kıtlık ve gıda tedarikinin kırılma ihtimali, savaş ile birlikte gerçek oldu.
GIDA TEDARİĞİ VE GIDA GÜVENLİĞİ DÜNYANIN BAŞAT SORUNU OLDU
Burada sizleri rakamlarla boğacak değilim. Ama dünyanın neredeyse tamamının birbiriyle bağımlı bir ilişki geliştirdiği küresel düzende, “serbest ticaret” adıyla, bazı endüstriyel ürünlerin bazı ülkeler tarafından üretilmesine ve pazarlanmasına bugüne kadar dikkat çekilmemişti.
Ama şimdi, bazı kalemlerde üretimin tekeli haline gelen ya da ana tedarikçileri olan ülkelerin gıda ihracatına kısıtlama getirmesi, özellikle de endüstriyel ürünlerde ihracat yasağı getirmesi yepyeni bir tartışmayı ve sorunu da gündeme getirdi.