Olağanüstü günlerden geçiyoruz. Işık hızında akan günlerden. Pazartesi’den bu yana takip ettiğimiz gündem baş döndürücü.
Pazartesi günü Cumhurbaşkanı Erdoğan yemin edip göreve başladı. Beştepe’deki o tarihi törende hazır bulundum.
Ve biliyor musunuz? Sayın Cumhurbaşkanı’nın Beştepe’ye girişi sırasında “Nasrun minallahi ve fethun garip…” (SAFF/13) ayeti kerimesinin okunmasıyla göz yaşlarına boğuldum. Zira, o an millet ile devlet kaynaşması neymiş, millet ile devlet buluşması neymiş gördüm.
Erdoğan bize bir şey öğretti ve gösterdi. Sistem içinde kalıp, demokratik yollarla dönüşümün mümkün olduğunu.
2002’den bu yana bize “Siyaset bir yönüyle de risk yönetimidir” dedi ve bunu öğretti. Öyle anlarda öyle riskler aldı ki o riskleri yönetme becerisiyle hem Türkiye’yi dünya sıralamasında üstlere çıkardı, hem bu milletin yaşam standartlarını.
En son 24 Haziren erken seçimlerine giderken yine bir risk aldı. Kurduğu “Cumhur İttifakı”, Erdoğan’ı ya mağlubiyete ya zafere taşıyacaktı. Aldığı risk, onu Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk BAŞKAN’ı yaptı.