Bu köşeyi takip edenler, düzensiz göç ve geçici koruma altındaki sığınmacı Suriyelilerle ilgili 2019’un ocak ayından bu yana sayısız yazı yazdığımızı bilir.
O yazıların sonunda hep önerilerde de bulunmaya çalıştık.
Göç Bakanlığı’nı belki de ilk biz dile getirdik. İskan politikasının hiç olmazsa Osmanlı pratiği ile birlikte düşünülmesi gerektiğini de…
Entegrasyon çalışmasının AB fonlarıyla fonlanan projelerle yapılmasının tehlikesine de…
AB’nin “ayrışmanın” tohumlarını içimize attığını da burada dile getirdik.
Gettolaşmanın önüne geçilmesini de önerdik. Gettolaşmanın sonucunda toplumsal olayların yaşanabileceğini de burada dile getirdik.
Yazdıklarımız, “Arap düşmanı mısın” diye başlayan “Faşist” diyen devam eden cümlelerle eleştirildi. Eleştiri herkesin hakkıdır burada bir beis yok.
Ancak, bizim geçici koruma altındaki Suriyeliler ve düzensiz göçmenler üzerinden ileriye dönük tehlikeye işaret etmemiz kimilerinin de ekmek teknesine tehdit olarak algılandı.
Çünkü karar alıcıları yanıltıcı raporların sahipleri… Ya da AB fonlarıyla zenginleşen birtakım “makbul” isimler, Suriyeli geçici koruma altındaki insanları....