Kemal Kılıçdaroğlu’nun “adalet” pankartıyla Ankara’dan İstanbul’a yürüyüşünden önce nerelere yürüdüğüne bakılmadan, meseleyi anlamamız söz konusu olamaz.
Yine, CHP’nin bir önceki parti sözcüsü Selin Sayek Böke’nin her türlü seçenek diye başlayıp “sokağa çağrı” ile biten açıklamasını hatırlamadan, Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşünü anlamamız söz konusu olamaz.
Bir de, Savcı Sayan’ın Ülke tv ekranlarından, “Enis Berberoğlu’nun mahkum olmasına neden olan kaset meselesi”nde CHP’nin daha üst bir yöneticisine işaret etmesine bakılmadan meseleyi anlamamız söz konusu olamaz.
O halde bakalım.
Kemal Kılıçdaroğlu 16 Nisan referandumundan sonra “Yüzde 48.60’ı nasıl bir arada tutarız” arayışında. Seçtiği yöntemi biliyoruz. Saadet Partisi’nden, Ulusal Parti’ye, HDP’den, Meral Akşener’e kadar bir dizi ziyarette bulundu. Kimiyle iftarda, kimiyle öğle yemeğinde buluştu. “Ortak hareket etme” konusunda hem fikirmiş gibi yaptı.
Görüşmeler yeni bitmişti ki Çarşamba günü akşam saatlerinde, CHP milletvekili Enis Berberoğlu’nun “casusluk davası” karara bağlandı.