Hani “Waldo sen neden burada değilsin” diyen Henry David Thoreau var ya… Bugünlerde onun kitle iletişim araçlarının olmadığı dönemde idrak ettiği düşüncelerle baş başayım.
Ralp Waldo Emerson’un kaleme aldığı, “Throeau’nun Yaşamöyküsel Portresi”nin de içinde olduğu, “Doğa ve Yürüyüş Üzerine Seçme Denemeler” kitabını okudum. Ön sözünde, Bıll McKıbben, Thoreau’nun metinlerinden çıkarımla şöyle bir şey anlatıyor tam da bugünlere ışık tutacak nitelikte:
“Ne istediğimizi bildiğimiz fikri düpedüz yanlıştır. (…) neyin bizim, neyin büyücünün önerisi olduğunu ayırabilmemiz neredeyse olanaksız hale gelir. Radyoyu, televizyonu veya interneti her açtığımızda bu büyüyü canlı tutarız. Çünkü biri kulağımıza bir şeyi fısıldadığında, kendi düşüncelerimizi düşünmemizin veya tepkilerimizi hissetmemizin bir yolu yoktur. (Doğa ve Yürüyüş Üzerine Seçme Denemeler sayfa 24. Everest Klasikler 2016)
Gerçi bu sözleri genellikle, “tüketim alışkanlıkları ve ihtiyaçlar” bağlamında kullanıyor. Lakin “algı yönetimi” meselesine de doğrudan işaret ettiği için dikkatimi çekti.
SURİYELİLER MESELESİNİ SOĞUKKANLILIKLA TARTIŞABİLMEK
Nisan ayının son haftası bu köşede “Suriyelilerin geri dönüşünü kimler neden istemez” başlığıyla 3 yazı yazdık.