Sevgili Mehmet Acet “Göç zenginliktir, korkuya gerek yok” başlıklı dünkü yazısında Suriyelilerin Türkiye’ye değer kattığını anlatmış. Son cümle olarak da, “Bu durumda ‘Suriyeliler geldi huzurumuz kaçtı’ cümlesi de fazla propaganda kokan bir cümle haline dönüşüyor” diyor.
Yazının bir bölümünde de şöyle diyor, “(…) Unkapanı köprüsünden Fatih’e çıkarsanız, o bölgedeki değişimi bir Fatihli size daha iyi anlatabilir.” Bu cümleyi pas olarak kabul ediyorum ve bir Fatihli olarak Suriyeliler meselesini bir kez daha anlatmak istiyorum.
Fatih’te 300 ruhsatlı iş yeri var Suriyelilerin. Ve İstanbul genelinde 500 bin olan Suriyeli nüfusu Fatih’te 110 bin civarında. Fakiri az. Orta sınıfı çok.
Suriyelilerin işyerlerinin çok olduğu bir caddede oturuyorum. Değişimi gözlüyorum. Mesela, tek tük kalmış Türk esnafı, tabelasına “Türk Lokantası” yazma ihtiyacı duydu çoktan!
Yine apartmanlarda oturan Suriyeli ailelerden tanıdıklarım var. O ailelerin, apartmandaki yerleşik düzeni nasıl dönüştürdüklerini burada anlatmayacağım, canımız çok sıkılır zira…
Bir de alışkanlıklarının tamamını gelirken yanlarında getirdiklerini söylememe müsaade edin.