İki gündür 2 milyon 500 bin öğrenci üniversite için ter döküyor. Bunların 600 binden fazlası daha önce hiç sınav kazanamadığı için bir kez daha şansını deneyenlerden oluşuyor. 1 milyon 500 bini daha önce sınava girmiş. Sadece 1 milyonu bu yıl ilk kez sınava giriyor.
O, 1 milyon öğrenciden biri de bizim evdeydi. Son 8 ayımızın neredeyse tamamını o evimizdeki sınava girecek öğrenciye göre planladık desem yalan olmaz. Akşam oturmamızdan tutun da bayramda memlekette ne kadar kalacağımıza kadar bütün planlarımızı üniversite sınavına gerecek öğrencimize göre yaptık.
Çünkü, üniversite sınavı öğrenciler için aşılması gereken fakat aşılırken birçok bedelin de ödendiği bir sınav haline gelmiş durumda.
(Açıkçası 34 yıl önce girdiğim üniversite sınavını kazanamazsam hayatın sonu gelecek zannedenlerden biri de bendim.)
Okuldaki eğitimin yanında, etütler, özel dersler, özel programlar derken yaşanan stres ve gerginlik neticesinde sınav günü geldi çattı.
Dün sabah saat 7.15’te uyandığımızda bizim evin sınava girecek öğrencisi yatağında mide bulantısı ve kramplarıyla kıvranıyordu. Stres midesine vurmuş, yüzü sararmıştı.