MEDİNE
“Bülbülü altın kafese koymuşlar, ille de vatanım demiş.” Hac farizasını yerine getirmek için geldiğimiz kutsal topraklardan dönme vakti. Allah’ın isminin yer yüzünde ilk kez anıldığı mabed Beytullah’ı ziyaret ettik. Hazreti Peygamberimizin (as) elleriyle yerine koyduğu Hacerül Esfed’i selamladık. Tavaf ettik. Namaz kıldık.
İbrahim aleyhisselamı, Hacer annemizi, İsmail’i (as) andık. Safa ve Merve tepeleri arasında sa’y yaptık.
Arafat’ta ve Müzdelife’de vakfeye durduk, Mina’da çadırlarda sabahladık. Kıyamet sabahının provasını yaptık. Cemaratta şeytan taşladık. En çok da içimizdeki şeytanı mercimek taneleri kadar taşlarla taşladık.
Dönüşümüz Medine’dendi. Hazreti Muhammed Mustafa aleyhisselamın huzuruna vardık. Dua edip, “Kıyamette sancağının altında toplanmak için” Allah’a (cc) yalvardık. Hazreti Ebubekir’i, Hazreti Ömer’i selamladık. Cennetul Baki’ye uğrayıp Hazreti Fatıma annemizi, Hazreti Ayşe annemizi, Hazreti Osman’ı ve Efendimiz’in binlerce arkadaşı/sahebeyi ziyaret ettik. Cesedi yüzlerce kilometre ötede olsa da ruhu buralarda olduğuna inandığımız Hazreti Ali’yi andık, Hüseyin’i, Hasan’ı andık.
Uhud’a varıp, Hamza’yı, Amberiye Mescidi’ne uğrayıp Abdulhamit Han’ı andık.