11 Aralık 2018’de bu köşede “Pusuda bekleyenler 31 Mart 2019’dan sonra parti kuracakmış. Ama bu tek bir parti değilmiş. 2 parti yoldaymış” diye yazdığım günden bu yana iddiamın arkasında durdum.
Haber kaynaklarım beni yanıltmamıştı ve bazıları “evin içinden”di. Evin içindendi diye ısrar ediyorum, zira daha sonra bu konuda yazdığım yazılara tepki gösteren eski bakanların “yalanlama çabaları” meseleyi örtmelerine yetmedi.
Bazıları hakkımda “bühtanda” bulundu. Bazıları, ileri gittiğimi söyledi. Bazıları aba altından sopa bile gösterdi. “Sen kimsin” diyen çok oldu. Oysa sadece duyduklarımı, gördüklerimi, bildiklerimi yazıyordum.
Ve amacım aslında Türkiye’de siyaset yapma tarzını tepeden tırnağa değiştiren Ak Parti’nin bölünmemesi, kan kaybetmemesi için işaret fişeği yakmaktı.
17 yıldır milletin tamamının ekonomik ve sosyal olarak gelişimine katkı veren Ak Parti’nin “farklı sesler”den oluşan uyumunun devamından yanaydım. Fakat, bu uyumun “ihtiras” yüzünden bozulmak üzere olduğunu fark edenlerdendim.
Çok eleştirildim. Bazen seviyesizce itham edildim.