Dün sabah işyerine geldiğimde odamın kapısını açıp koltuğuma oturmuştum ki masamda birkaç dergi ve broşür gördüm. Onlardan biri TRT’ye bir diğeri Anadolu Ajansı’na (AA) aitti. Sağıma dönüp de “Bugün ayın kaçıydı” diye takvime baktığımda Türk Hava Yolları’nın (THY) logosuyla karşılaştım. Sosyal medyada neler var diye telefonumu elime aldığımda “TİKA’dan Bangladeşli çocuklara terapi merkezi” başlıklı haber ile karşılaştım.
Bir anlık duraksamadan sonra soft power “yumuşak güç” diye mırıldandığımı fark ettim.
TRT, AA, THY, TİKA bunlara bir de şimdilerde büyük bir gayretle çalışan Maarif Vakfı ile Yunus Emre Enstitüsü’nü de katarsak ortaya devletin yumuşak gücü çıkar diye düşündüm.
***
Türkiye’nin sivil toplum tecrübesi olağanüstü. Dünyanın her yerine, neredeyse dünyanın bütün mazlumlarına yetişen sivil toplum kuruluşlarımız var. Her kriz bölgesinde, her mazlum coğrafyada gönüllülerle, bağışçılarla profesyonellerle çok büyük işler yapıyorlar. Yaptıklarının hem bu dünyada hem öteki alemde elbet karşılığı var.
Bir de resmi, yarı resmi, özerk devlet kurumlarımız var. Onların misyonları çok daha farklı. Yukarıda isimlerini saydığım kurum, vakıf ve teşekküller işte o misyonun öncüleri. Devletin yumuşak gücünü temsil ediyorlar.