1981 Eylül’de ne olmuşsa, gene aynısının benzeri olacaktır.
Diyeceksiniz ki muamma yazma, neymiş, ne olmuş?
Avrupalılar “Biz de buradayız” demek için Avrupa Parlamen-tosu’ndan
bir duyuru yapmışlardı.
Bakın bu duyuruya göre neler olacak?
Nereden biliyorsun diyeceksiniz.
Eee biz o günleri gelip geçtik, bakın neler demişiz, neler
yazmışız? (22 Eylül 1981)
“Türkiye’nin sahilleri iptal edilmiş, kara suları kaldırılmış,
denizle tüm ilişkileri kesilmiştir.
Türkler denizi ancak dürbünle seyredebilecektir, Avrupa
fabrikalarında yapılan ürünler Türkiye’ye satılacaktır.
Her yüzme havuzuna kovalarla 30 m3 deniz suyu çekilecektir.
Türkler ancak bu havuzlarda yüzebileceklerdir.
Bu havuzlardan, bu sahillerden tutulacak balıkları pişirip yemek de
yasaklanmıştır.
Canı balık yemek isteyen Türkler Yunanlılardan izin
alacaklardır.
Küçük çocukların denize taş atarak kaydırak yapmaları da
yasaktır.”
***
Durun durun, dahası var:
“Türkler denizle ilgili bütün ihtiyaçlarını göllerden
karşılayacaklardır.
Van Gölü, Tuz Gölü, Eğirdir Gölü, Manyas Gölü, Büyükçekmece gölü...
Her çeşit deniz ulaşımı izne tabidir.”
Evet, 1981’in Eylül ayında Avrupalıların çıkardığı bildiriye karşı
tarafımızdan yayımlanmış ve maalesef uygulanama-mıştır.
“Köprüden geçenler aşağıya baktıkları zaman Yunanistan’a bakış
ücreti ödeyeceklerdir.
Bakış ücretlerinin sayısı Yunan gözlemciler tarafından
hesaplanacaktır.
Martıların hali de harap, onlar da gagalarıyla suya dalıp balık
yakalamayacaklardır.”