Size bugün bir Tekir ile fareler hikâyesi yazalım.
Ama bu kedilerin Tekir’i!
***
“Konağın fareleri olağanüstü kongre yapmışlar.
Tüm fareler, bir eksiksiz, bir araya gelmişler.
Asırların derdin, bir kere dile getirmişler.
Neymiş dertleri?
Hepsi de Tekir’den yana yanıkmış...
Hem de bu Tekir’ başka Tekir’miş...
Yıllarca alıştıkları Tekir’lere hiç benzemiyormuş.
Hiç ummadıkları anda karşılarına çıkıyor, pat diye basıyormuş
pençeyi...
Ama eski Tekir’lerden bir farkı varmış.
Ve aslında çok önemli bir farkmış bu...
Tekir, hiçbirinin hayatına kastetmiyormuş...
Dediği, diyeceği hep şuymuş:
“Ben bu konağın düzenini değiştireceğim. Kimsenin ekmeğiyle,
geçimiyle oynamayacağım.
Ama siz de huyunuzu değiştireceksiniz. Artık çalma çırpma yok! Un
çuvalını delmek, zeytinyağına kuyruk daldırmak, peynir kemirmeye
paydos!”
Fareler önce aldırmamışlar Tekir’e...
Onlar nice Tekir’ler görmüşler!
Herkes bildiğini okumuş yine...
Ama bakmışlar pabuç pahalı, ne yapsalar Tekir’ haklarından geliyor.
Birlikten kuvvet doğar diye birleşmeye kalkmışlar. Ama yine her
kafadan bir ses çıkıyormuş. Tekir’ haber göndermiş:
“Boşuna uğraşmasınlar. Bir halt karıştıramazlar. Ben başka
Tekir’lere benzemem, onlara oynadıkları oyunları bana
oynayamazlar.”
Tekir’in bu çıkışı fareleri daha pekiştirmiş.
Toplantıda bin çeşit çare atılmış ortaya ve sonunda bir karar
varılmış:
“Bu Tekir, biz ne yaparsak duyuyor, peşimize geliyor. Bunun
hareketlerinden haberimiz olması gerek. Geldiğini duyarsak tedbir
almak kolay, onun için boynuna bir çıngırak takalım. O yürüdükçe
çıngırak ses çıkarır, biz de Tekir’in geldiğini anlarız.”
Bu öneri büyük ilgi görmüş, tam oybirliğiyle kabul edilirken
arkalarda oturan ve lafa pek karışmayan fare kuyruğunu oynatıp “Bir
şey soracağım” demiş...
Hepsi “Buyur!” diye söz vermişler.
“Sizin de görüşünüzü öğrenmek isteriz”
Yaşlı fare, kısa bir soru sorup çekilmiş kenara:
-” O çıngırağı Tekir’in boynuna kim takacak?”
Sanki top düşmüş farelerin arasına, hiçbiri ses çıkaramamış.
Doğrusu ya düşünmedikleri tek şey buymuş!