Bazen bakarsınız yolu kapamışlar.
Belediye zabıtaları, iş makineleriyle gelmişler, bir binayı
yıkıyorlar.
Dışarıdan bakarsınız, üç kat çıkmış.
Peki, birader o üç kat nasıl çıkmış, durup dururken mi çıkmış?
Kim bilir ne muameleler görmüştür?
Bugün git yarın gel, cinsinden.
Bir taraftan kaçak binanın sahibini ihbar etme çalışmaları, bir
taraftan ben buraya kaçak yaptırmam diyen vatandaşın ısrarlı
direnişleri.
Sonunda, gelinmiş, 3. katta yıkıma başlanmıştır.
Beterin beteri var, bazen de gecekondunun ya da barakanın damına
çıkıp elinde bir bidon, gelmeyin üstüme, benzin döküp kendimi
yakarım diyen adamın tehditleri.
***
Peki, bugüne kadar neredeydiniz?
Gazetelerde bir haber var.
Fenerbahçe sahasının yanında bir okul vardı.
Çocukluğumuzda oraya Taş Mektep derlerdi.
İşte bu okulu çoğunuz hatırlar, meğer o okulu ve çevresini
Fenerbahçe satın almış.
60 milyon lira harcanarak 3 okul ve 1 spor salonu yaptırmış.
Fenerbahçe 60 milyon harcadığı yere sahip olamıyor, protokoller ha
bire değiştiriliyor.
Milli Eğitim Bakanı yöneticilerle aradaki protokolü
imzalamıyor.
1.5 yıl bakan randevu vermiyor.
Fenerbahçe yönetim kurulu nihayet bakandan söz almış, toplanıp
gitmişler, protokol imzalayacaklar.
Ne protokolü?
Bakan Nabi Avcı kısa bir toplantıdan sonra kararı açıklamış:
“Hayır, burayı Fenerbahçe’ye vermeyeceğiz!”
Hoppala, bu nasıl iş?
O halde bu binanın yapılmasına niye izin verdiniz?
Nedir bunun cevabı?
Ha Galatasaray olmuş, ha Beşiktaş olmuş, ha başka bir kulübün
olmuş, tutum hiç değişmeyecektir.
Bu kadar para harcanarak yapılan okullar ne olacak?
Bir de bu okulların özel kişilere ait arsalarına istimlak bedeli
ödenmiş, bu ne olacak?