Haşmet Babaoğlu Sabah Gazetesi

2013'ten bugüne...

Doğrudur! 17/25 Aralık apaçık darbe teşebbüsüdür. Doğrudur! Fiilen darbe yapmaya kalkışanlar Paralel Yapı/ Gülen Örgütü'dür. Fakat kimse bu teşebbüsün tamamen onların imalatı...

18 Aralık 2015 | 345 okunma

Doğrudur! 17/25 Aralık apaçık darbe teşebbüsüdür.
Doğrudur! Fiilen darbe yapmaya kalkışanlar Paralel Yapı/ Gülen Örgütü'dür.
Fakat kimse bu teşebbüsün tamamen onların imalatı olduğuna beni inandırmaya kalkışmasın!
Bu örgütlenmeyi kışkırtan ve nihayetinde darbeyi ihale eden kimdir, kimlerdir?
Bu soruyla yüzleşmek zamanı geldi geçiyor.
Çünkü ihaleyi paralel yapıya verenlerin Türkiye üzerindeki kuşatması kalkmadı.

Aslına bakarsanız, Erdoğan bu noktaya sık sık dikkat çekti.

Mesela 2014 Aralığında TOBB heyetini kabul ettiği sırada yaptığı konuşmayı hatırlıyorum.
"Paralel Yapı hiçbir zaman yalnız hareket etmedi, bunu yapacak zekâya sahip değiller, maşa olarak kullanıldılar ve hâlâ kullanılıyorlar" demişti Cumhurbaşkanı.
İlginçtir, medya ve Ak Parti kadroları işin bu yanı üzerinde pek durmadı. Çoğu zaman "cemaat meğer neler yapmış!" heyecanı, sürekli "kim yönlendirdi bunları, neden?" sorusunun üzerini kapattı.

Önce şunu görelim...
2013 olağanüstü bir yıldı.
Arap Baharı'nın canına okumak için nihai kararın verildiği ve yeni yüzyılda İslam ülkelerinin baştan dizaynı için "start tabancası"nın ateşlendiği yıl... Gezi'nin başlamasıyla Mısır'da 2. Tahrir ayaklanmasının başlaması paraleldir. Sisi darbesi 3 Temmuz'da gerçekleşti. Bunu unutmamalıyız, diyeceğim ya, unutuyoruz işte!
Gezi'nin 27 Mayıs'a dönüşme ihtimali Erdoğan'ın neredeyse tek başına direnip seçmeniyle kucaklaşması sonucunda geriletilmişti.

Fakat iş orada bitmedi.
O güne kadar kimsenin yüzüne bakmadığı marjinal Türk solunu içine alan HDP'nin 27 Ekim 2013'te kurulması da aynı çizgide değerlendirilmelidir. Paralel Yapı'nın karanlık isimlerinden Süleyman Hamit Müftigil'in 20 Ekim'de Sözcü muhabirine söylediklerini tekrar hatırlatmama gerek var mı?
Ne diyordu bu adam: "Demirtaş ve bütün Kürt diyasporası Washington'a geliyor.
İmralı'nın hükmü bitti. Bundan sonra çatışmalı, silahlı bir dönem geliyor."
Sonrasını gördük.
Ve elbette Kasım 2013'ü de hatırlamalıyız. Çok önemli çünkü.
O tarihte Batı'nın hesaplarıyla Rusya'nın emperyal arzuları arasında sözcüğün gerçek anlamıyla "sınır" oluşturan bir ülkede; Ukrayna'da sokak ayaklanmaları başlıyordu.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Ne oluyor, ne olacak? 21 Kasım 2024 | 437 Okunma Çığ 19 Kasım 2024 | 386 Okunma ABD’yi konuşmaktan mı korkuyorsunuz? 18 Kasım 2024 | 504 Okunma ‘Ben... şey... inanacağım’ 17 Kasım 2024 | 119 Okunma Haftanın notları: Maneviyat ölünce... 16 Kasım 2024 | 172 Okunma