Anlamışsınızdır...
"Bizdekiler" dediğim...
Bizim Amerika meftunları...
Ve daha önemlisi, ABD'de iktidarı kaybettikten sonra yeni planlar
peşinde koşan "küreselci çete"nin buradaki
siyasal bayileri...
Dikkatinizi çekmiştir, bizdekiler Beyaz Saray'dan, hatta
Pentagon'dan daha cüretkarlar, tabir caizse sınırdan
"askerleri"ni çekmeye hiç yanaşmıyorlar.
Düşünün, ülkesi terörün kaynaklarına son darbeyi indirecek harekatı
başlatmak üzereyken laf hokkabazlığı yapan bir ana muhalefet lideri
olabilir mi?
Ve bu kişi tam şu sırada hiç sıkılmadan ülkesini geçmişte
teröristlere silah aktarmakla (bu iddiayı en son FETÖ'den ve FETÖ
destekçisi Amerikan lobilerinden işitmiştik) suçlayabilir mi?
Hepimiz takkeyi önümüze koyup bu sorunun cevabını artık ciddi
biçimde değerlendirmeliyiz.
*** Trump'ın
tweetlerine bakarken Hillary Clinton'ın tweetini
gözden kaçırmamalıyız.
Oysa her şey orada apaçık...
Küreselcilerin son büyük seçim mağlubu Clinton aslında hem
dünyadaki yeni mevzilenmeyi hem de Türkiye'yle geçmişteki
ilişkilerinin dinamiklerini birkaç satıra
sığdırıvermiş.
Clinton, PYD'ye "sadık müttefik" diyor.
Sadece bu ifadeye bakmak bile geçmişteki "el şaklatma"ların falan
arka planını ve bizden kimler yoluyla neler istendiğini net biçimde
ortaya koyuyor.
Şöyle desek yanlış olmaz...
Bu ekip PYD'nin devletleşmesine Ankara'nın yardım etmesi için her
numarayı yapmış. İşlerin istedikleri gibi
yürümesine Erdoğan'ın izin vermediğini görünce de
15 Temmuz'da darbeye kalkışmış...
*** Yıllardır Kılıçdaroğlu'nun hapishanesinden çıkamayan, şimdi de İmamoğlu'nun...