Pazar notları :
Farkındasınızdır. Ölen kişi yakınlarımızdan biri değilse, ölümü etkisi uçucu, varlığı tartışmalı, neredeyse "seyirlik" bir şey olarak görmeye başladık. Kafamızı başka bir yana çevirdiğimizde, ölüm yok olacak sanıyoruz! O kadar sersemleştik, sersemleştirildik. O yüzden yaşadığımıza da artık "hayat" denmez, denemez!
***
Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayan ve bununla övünenlerden uzak dururum. Neden? Çünkü bu tipler öldürdükçe sağ kalabilen soğukkanlı katillere, hissiz katliamcılara benzer. Aralarında karanlık bir bağ vardır.
Bugün sağlık dediğimiz şey, binlerce yıllık anlamını kaybetti. Sağlık hiç çaktırmadan "ölümsüzlük"le yer değiştirdi. O yüzden hekimlerin onca uğraşmasına, tıp biliminin çabalamalarına karşın hep erişilemeyen bir şey! Sonucu Zygmunt Bauman iyi anlatıyor: "Sağlığın yerine ölümsüzlük idealinin koyulmasının bedeli ölümün gölgesinde yaşamaktır. Bütün bir hayat ölümü erteleme kavgasına adanır." Bu kadar umutsuz bir kavganın ne kadar yorucu olduğunu biliyoruz, değil mi? Biliyor muyuz?
Birbirine veya bir şeye alışmak... Yani kısa veya uzun ama mutlaka güçlü bir "geçmişi" olmak! Çünkü geçmiş, geçen bir şey değildir, düzen kurar ve kalır.