İnsanlar bir bir kayıplara karışıyor. Bazı şeyler bıçakla kesilmiş gibi ortadan kayboluyor. Kalanlar yavaşça sisin içinde yok oluyor. Geriye sadece bir çöl kalıyor. (HARUKİ MURAKAMI/ Sınırın Güneyinde, Güneşin Batısında)
*** Yine bir oda. En azından bir ortak noktamız var hala: Bir sürü oda. Boş sayılmaz, dolu desen dolu değil; dengeyi lehimize çeviren varlığımızla pencereyle gardırop, banyoyla masa, komodinle olmazsa olmaz yatak arasındaki mesafeye bakıyoruz. Dışarıdaki kentlerin önemi yok. Ben kendi odalarımdayım, sen kendi odalarındasın ve aramızda sonu görünmez bir boşluk var. Bir de yolculuk. İkimiz de biliyoruz bunu. Bir yalnızlığın telaşı içinde saklanırken diğer yalnızlık peşimizden geliyor. Bizim kaçışımız da böyle. (A.L.KENNEDY/ "Üç Harfli Kelime: Aşk" adlı seçkiden) *** Yaşlılar beni ta ilk gençlik çağımdan beri büyülemiştir. Çocukken peşlerinden koşar, onlara hayret eder, anlatacak çok şeyleri olanların eteklerinden tutup hiç bırakmamak isterdim. Bir şey anlatmaya üşenecek kadar tembel olanları görünce nutkum tutulurdu. Onlar, sahte yaşlılardı; sadece yaşlı kılığına girmiş gibiydiler. (ELIAS CANETTI/Sinek Azabı) *** Kendini yalnızlık okyanusuna can simidi olmadan, boğulmak üzere bırakmış bir insan, içindeki dibe sürüklenirken, eğer tek bir salise pişmanlık duyarsa yalnızlığından, tek bir salise tereddüt ederse tercihinden, işte o an kişinin felaketi başlar. Panik acıyı getirir. (HAKAN GÜNDAY/Kinyas ve Kayra) *** Boğa güreşi seyircilerini görünce iğrenti hissettim: kalpsiz bir sıkıntı ve sert bir neşe ile damgalanmış yüzler (...) İnsanlar, hayvanlardan aşağı olunca insanlıklarını inkar etmiş oluy...