Neden bilmem ama fantastik edebiyata hiç yakınlık
duymamışımdır.
Bilim-kurgu anlatılara ise edebiyattan çok sinemada yakınlığım
var.
Ama geçen hafta 88 yaşındayken dünya hayatından ayrılan Ursula K.
Le Guin'in bendeki yeri bambaşkadır.
Onu okurken hiçbir zaman aklımdan "işe bak, fantastik/ bilimkurgu
edebiyatı okuyorum!" diye bir düşünce geçmez.
Ursula K. Le Guin yazmışsa, okunur.
Derindir, inceliklidir ve okurunu şefkatle sever.
Gelin, onu kitaplarından alıntılarla uğurlayalım.
Kıyıya vurmadıkları sürece balıklar suyun farkında değildir.
(MÜLKSÜZLER)
Sevdiğini seveceksin. Üzerine aldığın işi tamamlayacaksın (...)
Ölümü reddetmek, yaşamı reddetmektir.
(EN UZAK SAHİL)
Kediler nerede başlayıp nerede bittiklerini gayet iyi bilir. Geçsinler diye tuttuğunuz kapıdan ağır ağır dışarı çıkarken kuyruklarını üç beş santim içerde bırakacak şekilde duraksadıklarında, ne yaptıklarının farkındadırlar. Kapıyı açık tutmak zorunda olduğumuzu bilirler. Kuyrukları bunun için oradadır. Kedinin ilişki sürdürme tarzı budur. (ZİHİNDE BİR DALGA)
***Elinizin bir başkasının eline dokunuşu, birlikte yapılan iş,
birlikte çekilen kızak, birlikte edilen dans, beraber dünyaya
getirilen çocuk. Biz sadece tek bir vücuda ve iki ele sahibiz. Bir
çember oluşturabiliriz, ama bir çember olamayız.
(KADINLAR, EJDERHALAR,
RÜYALAR)
Uygarlığın tek yaptığı, güzel sözlerle kanı ve nefreti
gizlemek...
(MÜLKSÜZLER)
İstediğin kadar bir taşı sula, taşlar büyümez. (TEHANU)
***Kedilerle köpekler bizden daha akıllı.
Aynaya bir kere yavruyken bakıyorlar.
Çok heyecanlanıp camın ardındaki yavruyu yakalamak için dört
dönüyorlar... derken dank ediyor. Bir numara bu.
(ZİHİNDE BİR DALGA)