Haşmet Babaoğlu Sabah Gazetesi

Altını çizdiğim satırlar-40

Yakalanmış bir kuşun yüreği gibi çarpıyordu yüreğim. (DOSTOYEVSKİ /Beyaz Geceler) *** Yere çakılana kadar kanatlarımın olduğuna inanacağım (BARIŞ BIÇAKÇI/ Herkes Herkesle Dostmuş Gibi)...

12 Ağustos 2018 | 2.360 okunma

Yakalanmış bir kuşun yüreği gibi çarpıyordu yüreğim. (DOSTOYEVSKİ /Beyaz Geceler)

*** Yere çakılana kadar kanatlarımın olduğuna inanacağım (BARIŞ BIÇAKÇI/ Herkes Herkesle Dostmuş Gibi) *** Sihir devam ediyor... Saat öğleden sonra iki, hava sıcak, sevdiğim kadınlayım. Uzun uzun susuyoruz, mahalle sakin, martılar ahşapları kararmış dubalı geniş iskeleler üzerine kümelenmişler. Rüya mı görüyorum? Hayır, elim sarı masa örtüsünü kavrıyor, örtü burada, parmaklarımın altında. (PHILIPPE SOLLERS / Medyum) *** "Bu vücutların içinde ne işimiz var?" dedi adam. "Belki içlerinde yolculuk ediyoruz" dedim. Biraz zaman geçmiş olmalı, belki de birkaç dakikalığına uykuya dalmışım. Çok yorgundum. Adam "ne dediniz?" diye sordu. "Vücutlarımız" dedim; "belki valiz gibiler, kendimizi taşıyoruz." (ANTONIO TABUCCHI / Hindistan'a Gece Müziği) *** Keder yavaş yavaş yorulup uykuya dalar ama asla ölmez. (JOSEPHINE HART / Damage) *** Onu durağa bıraktıktan sonra sakinleşemedim. Eve gidip kanepeye uzandım ve gözlerimi tavana diktim. Beynim bir girdabın içindeydi (...) Artık yalnız değildim ama aynı zamanda hiç olmadığım kadar derin bir yalnızlık hissediyordum. İlk kez gözlük takan biri gibi perspektifim birdenbire değişmişti. Uzaklardaki şeylere dokunabiliyor; bir zamanlar bulanık görünen nesneleri şimdi cam gibi şeffaf görüyordum. (HARUKİ MURAKAMİ / Sınırın Güneyinde Güneşin Batısında) *** Belki her birimiz, hayat boyunca ahengini aradığımız bir iklime, bir manzaraya aitizdir. (HELENE GRIMAUD / Özel Dersler) *** Şarkılardaki ve hikâyelerdeki hüzünden zevk almamızın gerekçesi başka bir şey midir sanki? Bir şeyler hep çok uzaklardadır. (REBECCA SOLNIT / Kaybolma Kılavuzu) *** Kıyıdan çok uzaklaşmıştı. Bıyıklı genç de çok geç kalmıştı. Beyaz mantolu adamın, boyunu geçen yere kadar yürüyeceğini aklına getirmemişti. Yerinden fırladı birden, fakat yetişemedi. Sonra başka gönüllüler de çıktı. Aramalar sonuç vermedi. Uzun bıyıklı genç kıyıya çıkınca soluk soluğa kumlara oturdu, elini ağzına siper ederek yere tükürdü, "Amma hikâye" dedi. (OĞUZ ATAY / Korkuyu Beklerken)

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Ne oluyor, ne olacak? 21 Kasım 2024 | 430 Okunma Çığ 19 Kasım 2024 | 384 Okunma ABD’yi konuşmaktan mı korkuyorsunuz? 18 Kasım 2024 | 504 Okunma ‘Ben... şey... inanacağım’ 17 Kasım 2024 | 119 Okunma Haftanın notları: Maneviyat ölünce... 16 Kasım 2024 | 172 Okunma