"Sen buralar milliyetçidir demiştin ama bakıyorum, herkesin gözü
ABD'de; herkes barlarda, kafelerde oturup bir heves Amerika
marifetiyle kurtarılmalarını bekliyor buralarda. Nasıl işse
artık!"
Telefondaki arkadaşımın sözleri bunlar.
Epeydir görüşmemiştik.
İki yıl önce emekliliğini (adı lazım değil) turistik
kasabalarımızdan birinde geçirmeye karar verdi.
Biraz geç kalmıştı, kasaba gitgide şehre dönüşmüş, kalabalıktan
adım atılmaz hale gelmiş, hayat pahalanmıştı ama yine de çevresi
güzeldi.
Söylediklerine şaşırmadığımı söyledim arkadaşıma...
Eh, yıllar boyu vatanseverlik marş söylemekle tatmin edilir,
milliyetçilik resmi törenlere hapsedilir, Atatürkçülük kalıpların
tekrarından ibaret kalırsa, gün gelir böyle olur.
Sonra başka ne var, ne yok diye sordum.
Bir şey yok dedi; yeniliyor, içiliyor, gülünüyor. Görünürde
kimsenin maddi sıkıntısı yok ama bir kural koyulmuş sanki: Günün
sonunda mutlaka "memleket batıyor, bitiyor" diye
ağlaşacaksın...