Ne yapsalar, olmayacak...
Avrupa'dan gelen çatırdama seslerini işitmeyen kaldı mı?
Önce kendilerine dair kurdukları "büyük hikaye"
çatladı; hakikat sızıntısı başladı.
Demokrasi, özgürlük, insan hakları, refah, vs...
Bu konularda bir süre daha "sosyal hipnoz teknikleri" yoluyla idare
etseler bile...
Ardından 20.
Yüzyılın ikinci yarısında kurdukları düzenin sonu gelecek.
Demografileri, zihinleri, alışkanlıkları ve konfor alanları
ihtiyarladı.
Bizdeki Batı'ya meftun şapşallar farkında değil
ama "dijital devrim"e bile geç
kalmş ve parasını bastırarak bu devrimi satın almaya çalışan bir
düzenden söz ediyoruz.
Yani, bildiğimiz Avrupa'nın sonuna yaklaşmaktayız.
Ve şimdi bu kaçınılmaz sonun bedelini kime ödeteceklerini
bilemiyorlar.
Kafalarındaki soru şu?
"Hazır Türkiye Suriye sınırını geçip operasyon başlatmışken
Türkler'i ortak düşman haline
getirerek birlik olabilir miyiz?"
*** Gerçekten de AB
karşıtı popülist, milliyetçi veya yerleşik düzene ciddi biçimde
muhalif partiler bile Türkiye'nin teröre karşı operasyonuna
karşılar, kuşkulular, hafiften birlik içindeler.
( Bu konuda Sinan Baykent'in yazı ve röportajlarını meraklısına
tavsiye ederim.)
Ama bu hesap, bu strateji en fazla bir,
bilemedin bir buçuk yıl daha sürer.
Arada Avrupa olmadan soluk alamayacağını düşünen bizdeki yerli
oryantalistleri gürültü çıkaracaktır ama ne önemi var!
O yüzden telaşa mahal yok!
Avrupa eninde sonunda hem Türkiye'yle hem
de kaderiyle yüzleşecek...
Değişecek...
Dönüşecek...
*** Avrupa'nın düzeninde ve hatta ruhunda beliren çatlak YP...