"Her zamanki yaşamımızı sürdürüyoruz...
Sabahları çalışıyorum. Sonra hemen hemen her gün sizinle görüşüp
sohbet ediyoruz. Akşam yemeğini birlikte yiyoruz.
Ardından size biraz kitap okuyorum. Hiç
sıkılmıyorsunuz.
Biraz çene çalıyoruz, size buraya gelmeden önce Kafkasya'daki
hayatımdan söz ediyorum.
Siz de hatıralarınızı anlatıyorsunuz; babamı, annemi...
Bizim için çok değerli olan ve artık
yaşamayan o insanları birer birer
anıyoruz.
Ağlıyorsunuz, ben de ağlıyorum. Gözyaşlarımız tatlı tatlı
akıyor.
Hiç tanıdığımız yok şimdilerde.
Kimse dedikodu yapmak için bize gelip
rahatsız etmiyor."