Köşe yazısı "köşeli" bir iştir. Yeri yurdu dardır.
Bir bakarsınız ki, incelikli meseleler hızla kalınlaşmış! Bu yüzden
"Batı" deyip geçmekten zaman zaman rahatsız olurum.
Yani kolonyalizmi, neokolonyalizmi, kapitalizmi
detaylandırmadan ve birbirinden farklı Batı'ları dile
getiremeden yazıp çizmekten mustaribim.
Fakat konu laik, seçkinci Türk aydını ve onun Batı'yla
ilişkisi ise...
Belki de hiç dert etmemem gerek!
Çünkü sağcıymış, solcuymuş, demokratmış, özgürlükçüymüş,
Marksistmiş, liberalmiş fark etmeksizin hepsi en kaba haliyle
Batı'ya meftundur.
Sadece Batıcıdırlar; gerisi yaftadır, hatta hikâyedir!
O yüzden kamplaşmaları bile aldatıcıdır.
O yüzden toplumun entelektüel seviyesine katkı yapamamış
ama kültürel iktidarıellerinde tutmuşlardır.
Geçenlerde bir kitabın sayfaları arasında
2003 yılına ait, biri Ahmet Altan'a, diğeri Murat
Belge'ye ait iki yazı karşıma çıktı.("Maymunlar Demokrasisi", Şahin
Artan, Karakutu Yayınları) İki yazı da Bağdat'ın ABD
güçlerince işgaline çeyrek kala yayımlanmıştı.
Altan, çok tanıdık biçimde Kaliforniya depreminde az, İran
depreminde çok insanın ölümünü din temelinde Batı-Doğu farkına
bağlıyordu.
Bir cümlesi şöyleydi: "Kaliforniya Müslüman değil. Hristiyanlığı
bile ne kadar ciddiye aldıkları tartışılır. İran'dakinden daha
ciddi bir deprem oldu, sadece üç kişi öldü."
İbadetlerin, kadınların kıyafetlerinin ve "günah" korkusunun
konuşulduğu bu yazı şu cümleyle bitiyordu: "Müslüman denilince
gözümüzün önüne sadece baskı ve ölüm geliyor."