Kıyılara sıkıştılar.
Kapısından seyyar satıcıların bile girmesine izin
vermedikleri yazlık sitelerine...
Sosyal medyada "memleket çok kötü" yaygarası yapıp sonra hiç
utanmadan vur patlasın çal oynasın eğlendikleri semtlere...
İlkokul ezberlerine, bitmek tükenmek bilmeyen
endişelerine, eğitimli cehaletlerinesaplanıp kaldılar.
Ama bir türlü hallerine uyanamıyor, toparlanamıyor,
yenilenemiyorlar!
Hınç ve haset yiyip bitiriyor içlerini.
Sonra da karşılarında bir grup alkışçı görünce kendilerinden
geçiyorlar.
Neymiş?
"Evet oyu verenlerin yedi göbekten sülalelerini
denize dökecekler"miş...
Tankları görünce süt dökmüş kedi gibi olanları, 15 Temmuz gecesi
ATM önlerinde kuyruk yapanları mecliste temsil etme görevi almış
birinin kişisel kompleksi deyip geçmek gerek, belki de...
Fakat bıktık be kardeşim!
Bu kibir sarhoşu kafanızdan, cep Hitlerliğinizden,
taşlaşmış kalbinizden bıktık!
Şimdi burada...
CHP Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt'un malum
konuşmasının başka bir yerine; bütün o"denize dökme" hırsının
inşa edildiği noktaya dikkat çekmek istiyorum.
Çünkü ciltler dolusu yakın tarih, sosyoloji, siyaset bilimi
kitabının anlatmaya çalışacağı şeyi bir çırpıda söze, jestlere,
mimiklere döken yer orası..
İnternet ortamında bulup konuşmayı izlerken orada durun, tekrar
tekrar bakın...
Çene kasları gerilmiş...
Sağ el ve baş parmak havada...
Bağırıyor...
"Siz asla bu ülkeye yönetmeye
layık değilsiniz."
Mesele bu işte!
Mesele halkçı olduğunu söyleyenlerin halk karşısındaki
yenilgilerini bir türlü kavrayıp sindiremeyişleri.
O kadarla da kalmıyor vekil efendi.
Birden köpürüp haykırıyor.
"Siz kimsiniz be!"
Bu soru, bu öfke patlaması, bu aşağılama Anadolu insanı için
çok tanıdıktır.
Eski devletin bürokrasisi onlarca yıl halka böyle baktı.
2002'de yaşadıkları şoku o günden bugüne bir türlü atlatamamış
olmaları da bu yüzden.
Bir türlü çıkartamıyorlar; hakikaten kim bu halk, bu
insanlar, bu korkusuz vatanseverlerkim?
İşin o yanını hiç düşünmediler çünkü.