Pazar gününden sonrası sımsıkı dayanışma
ve birlik dönemi...
Bunu becerebilir miyiz, o ayrı konu ama dünyanın gelip bize
dayattığı budur.
Türkiye'ye içerden dışardan saldırıyorlar, saldıracaklar.
O nedenle "Evet" vereni de, "Hayır" vereni de birlik olmalı ve
ülkemizi savunmalıyız.
Ancak istisnası var.
Dayanışmada, savunmada, birlik noktasında yeri olmayanlar var
yani...
Bunu böyle söyledim diye kızabilirsiniz, sizin bileceğiniz iş.
Ama artık içimdekini ve şu yaşa kadar tecrübeyle
biriktirdiklerimi söylemeyi ödevgörüyorum.
Onlarca yıl boyunca ülke savunması için üç Patriot füzesi bile
üretememiş ama "güçlü ordu" hamasetine gaz vermekten de
utanmamış sözde millici tiplerle...
Uluslararası bir marka yaratmak için bir tarafını kıpırdatmamış ama
bunun için çalışanı da batırmış sermaye çevreleriyle...
Her diplomatik ilişkide Batılıların karşısında bel kırmış ve sırf
Batı kızmasın diye bağımsızlığını yeni kazanmış ülkeleri
tanımazlıktan gelmeyi normal karşılamış bürokrasiyle...
Aynı mevziye girmem.
Hele bütün hayat vizyonunu "lokantalar" üzerine kurmuş ve "anayasa
geçerse lokantalar kapanacak" lafını bir güzel yutup
sindirebilmiş şapşallar var ki, benden ırak olsun!
Zaten ağlaşıp durduklarına bakmayın; instagram'a, facebook'a falan
bakın, o zaman anlarsınız ki, hepsinin keyfi gıcır.
Bir de ipini koparmış yalancılar
sürüsü dolaşıyor ortalıkta...
Hepimizin gözünün içine baka baka...
Yeni anayasa hakkında akıl almaz yalanları sıralayanlar...
Haysiyetsizliği siyaset kılanlar...