Diyelim ki...
Suriyeli sığınmacı kız çocuğunu oyunla
neşelendiren Danimarkalı polis memurunun fotoğrafına bakıp
içini ferahlatan Avrupa kamuoyunu anladık...
Diyelim ki...
Önceki hafta Lübnan gazetelerine resmi ilan verip "buraya gelmeyi
aklınızdan bile geçirmeyin!" diyen, gelen göçmenleri bekletmeden
hemen İsveç'e aktaran Danimarka'nın bu fotoğrafı dünyaya
pazarlamasını da anladık...
Eh, magazin birden her şeyin önüne geçer; toplumsal
dertlerin ağırlığı bir anda kalkar, dikkatler dağılır
ya...
O da oldu.
Kimliğini açıklamak istemediği söylenen polise evlilik teklifi
yağdığı haberi hepsinin önüne geçiverdi.
Tamam da, bize n'oluyor!
Bizim insanımız nasıl oluyor da bu fotoğrafa bakıp kendinden
geçiyor.
Türkiye'de devlet, STK'lar ve sayısız insan Suriyeli
çocukların ihtiyaçları ve eğitimiyledüzenli olarak
ilgileniyor.
Fakat gel de bunu ruhu sarışınlarımıza anlat!
Onların aklı Danimarkalı poliste.
Neden?
Çünkü kültürel-psikolojik iktidarın yüzü hep Avrupa
insanına dönük.
Kendi iyiliğine inanamayan nesiller yetiştirmişiz. Ne
acı!
Zaten mültecilik her kıta, her bölge, her devlet için çok ciddi bir
problem.
Bugün Afrika ve Asya ülkelerindeki mültecilerin yüzde
90'ı kamplara kapatılmış halde belirsiz bir geleceği bekliyor,
ülkelerin sosyal hayatına katılamıyorlar.
Daha beteri...