Dünya karmaşık, fikirler bulanık, ihtiyaçlarımız ise artık iyiden iyiye gemi azıya almış... Her dakika yenilenen endişeler, durmadan kışkırtılan arzular... Ve asla kendimize itiraf etmek istemediğimiz bir kıtlık ortamı... Yok! Maddiyattan söz etmiyorum. Şefkat kıt, sevgi kıt, hele sevinç iyiden iyiye türü tükenmek üzere olan mahluklar gibi tek tük, kıyıda köşede. Karşılaşınca şaşırıyoruz. Yine de kaçmayalım. Kıvırmayalım. Eveleyip gevelemeyelim. Asgari bir terbiye ve ahlakla bile (çok şükür ki!) kimin iyi insan, kimin kötü insan olduğunu biliyoruz. Babaannelerimizin, dedelerimizin o ak pak, o yalın yol gösterici ayrımı hâlâ ayakta: İyilere yakın, kötülere uzak ol! Peki nasıl oluyor da, arkadaş seçimlerimizde tam da bu konuda çelmeleniyor, saçmalıyor, çuvallıyoruz?