Dün bütün medya Erdoğan- Trump görüşmesini ve muhtemel
sonuçlarını tartışırken ajanslar Belçika'dan bambaşka bir haber
geçti.
Mesaj gruplarında ve gerçek sohbetlerde konunun nasıl o habere
doğru yöneldiğinin canlı tanığıyım.
Olay şu..
Sağlıklı ve alternatif beslenme takıntısı olan genç bir anne baba
bebeklerini üçüncü ayından sonra yulaf sütü, siyah buğday ve
kinoalı mamalarla beslemeye başlamışlar.
Yedinci ayda metabolizması çöken Bebecik hayatını kaybetmiş.
Anne baba hâlâ "yanlış bir şey yaptığımıza inanmıyoruz" diyormuş
ama savcı 18 ay hapis cezası istemiş.
Öteden beri bu konuda çok yazmış biri olarak bir çift laf
daha etmek boynumun borcudur.
"Sağlıklı beslenme" kavramı artık durumu tam
anlatmıyor.
Dikkatinizi çekiyordur; kendini bu işe adayanlar
"doğru beslenme" kavramını tercih ediyor.
"Doğru beslenmiyorsan, büyük yanlıştasın" gibi
bir his medyadan medyaya; kulaktan kulağa yayılıyor
ve bu patırtıdan ekmek yiyen şarlatanları durdurmak
zorlaşıyor.
Modern insanın dramı bu.
Kutsallarını ve dini ölçülerini terk etmekle övünecek kadar
sersemleşirsen gün gelir, ne idüğü belirsiz "doğru"lar
sana bir "din" gibi sunulur; birbirinden garip
putlara tapındığını fark edemezsin!
Bize yabancı bir konu sanıyorsanız,
yanılıyorsanız..
Bizde de hemen her sosyal kesimde bebekler, çocuklar ve
yetişkinler ortoreksiya, yani "sağlık için
doğru beslenme" takıntısının esiri olmuş haldeler.
Üstelik kılık kıyafet modaları gibi bu moda da viral bir
yayılma modeli izliyor.
Son günlerde ne çok insanın elinde sabah aç karnına
içilen taze sebze suları görüyorum.
Böyle bir havayla dolaşıyorlar; aldıkları son ayakkabıymış
gibi instagram'da fotoğraflarını paylaşıyorlar.