Açın bakın, "Gezi'nin eleştirel analizi" diye yazılıp çizilenlere...
Çoğunda şunu görürsünüz...
Ya eylemin hak ettiğinden fazla ve abartılı biçimde sosyolojik açıdan yaklaşılmıştır...
Ya da "nihayetinde üç beş çapulcu ve hainin kışkırtması" denilip geçilmiştir.
Hatta hatırlıyorum...
Zamanın "beyaz" medyası (en başta Hürriyet gazetesi) birdenbire "Gezi hareketi ve Y kuşağı" rüzgarı oluşturmuş ve bu kuşağı öyle parlatmıştı ki, hepimiz onlara uzun uzun laf yetiştirmeye çalışmış ve 80 sonrası doğanları bu kadar yüceltmenin anlamsızlığını anlatmaya kalkmıştık.
Yanlıştı.
Esası gözden kaçırmıştık.
Oysa Gezi, global ölçekte bir operasyon ağının apaçık komplosuydu.
Türkiye'ye diz çöktürmek için yapılan uzun erimli bir planın ilk adımıydı.
Ülkemizin büyük bankasının reklam karakteri yaparak kitlelere sevdirdiği ve servete boğduğu malum tiyatrocu "mesele ağaç değil, sen hâlâ anlamadın mı, hadi gel arkadaşım!" diye boşuna seslenmiyordu...
Sonuçta ne oldu?