Dünya Sağlık Teşkilatı'nın yöneticisi telaşla soruyor...
"Virüs nerede?" Sorduğu şey bütün dünyayı bir anda sarıp
milyonlarca insanı öldürecek biyolojik silah.
Profesör Langdon bir saniye bile duraklamadan cevaplıyor:
"İstanbul'da!"
***
Tamam!
Sahne bir filmde geçiyor.
6 milyon nüsha satmış bir romandan uyarlanmış yüksek hasılat
beklenen bir filmde.
Yine de ürperiyorsunuz.
Çünkü kelime kendi başına bile ürpertici: Virüs.
Düşünün, ne çok çağrışım taşıyor içinde.
Bu diyalogun herhangi bir Batılı zihnin kuytularında "Ölüm,
kötülük, hastalık İstanbul'dan mı dünyaya yayılacak?" sorusunu
uyandırmayacağını rahatça iddia edebilir miyiz? Hayır!
Üstelik kastedilen mekân başlı başına imalarla dolu: Aya Sofya.
***
Öyle zamanlarda yaşıyoruz ki...
Ve son zamanlarda milyonlarca dolar harcanarak yapılan felaket
filmlerinde öyle şifreler sunuluyor ki...
İnsan ister istemez irkiliyor.
Çünkü Hollywood dediğimiz şey nihayetinde "Küresel Merkez"in
ideoloji üretim ve inşa merkezi.
Bilenler anlamıştır;
Dan Brown'un romanından uyarlanan ve bizim sinemalarda da gösterime
giren Inferno/ Cehennem filminden söz ediyorum.
Dan Brown mı? 2009'da Türkiye gezisindeki basın toplantısından
sonra bir paravan kimlik olduğu kanaati uyandırmıştı bende.
Sanırım, onu ünlü yapan Da Vinci Şifresi, Kayıp Sembol ve Cehennem
romanları masonik bir yazı kurulu tarafından ince ince hesaplanarak
yazılıyor.
***
Neyse, esasa gelelim...
Filmin başlarında geniş kalabalıkların cehennemi andıran
görüntüleri perdeye yansırken bir yandan da şu söyleniyordu:
"Belki de acıyı göze almamız gerekiyor. İnsanlığı cehennem
kurtaracak." Çok etkiliydi, doğrusu.
Ara verilip meşrubat reklamları gösterilmeye başladığında dahi
zihnimde dönüp durdu o söz: "İnsanlığı cehennem kurtaracak."
Cehennemle kastedilen ne?
Hemen şu yaşadığımız günlerde mesela...
Halep'teki ilkokul çocuklarını her gün ama her gün katleden
bombalar mı?
Ya da yaklaşan/ yaklaştırılan büyük savaş mı?
"Seçilmişler" hariç herkesi yok edecek bir biyolojik veya nükleer
felaket mi?
Bir Armageddon planı mı?