Pazar sözlüğü:
ACIMAK. Kendini "bir şey" sanmak. Eldivenle sevmek.
Borcunu geçici üzüntüyle ödemek... ve daha bir çok şey. Fakat asla
merhamet değil. Merhamet, bir başkasını kendi gibi
bilmekiçin ona yaklaşır. İyice yaklaşır ki, esirgesin, korusun,
kollasın! Merhamet bir yanıyla adalet, bir yanıyla muhabbettir. Siz
acıyanda hiç "muhabbet" gördünüz mü?
BİSİKLET. Sadece binerken değil, bir bahçe duvarına, bir kapı
önüne yasladığınızda da güzeldir. O duvarı ve üzerindeki mor
salkımları daha da güzelleştirir. Siz hiç bunu becerebilen bir BMW,
Jaguar falan gördünüz mü? Unutmadan... Referandum öncesi "pisiklet"
diyenleri aşağılayan mizah yazarı şapşala aldırmayın! Bisikletin en
güzel hali "pisiklet"dir. Şimdilerde gördüğümüz teknoloji harikası
iki tekerlekli robotları kim takar!
DERİ. Çok derindir. Bedene örtü, ruha kapı, zamana
yoldaştır.
GENÇ. Ete kemiğe bürünmüş can sıkıntısı ve hüzün. Aklından bir
de "gençlergeleceğimizdir" gibi ifadeler geçiren varsa, hemen
vazgeçsin. Hikayedir o! Basbayağı aldatmaca! Çünkü "gelecek"
geldiğinde, gençlik çoktan gitmiş olur. Kimse geleceğe genç
kalmaz.
İŞ. Sözlükler neler neler yazmışlar: Çalışma, çalışma yeri,
bir değer yaratan emek, geçimini sağlamak için sürdürülen faaliyet,
vd. Hepsi doğru. Fakat bir yandan da sanki modern bir gerçeği
saklamaya çalışmışlar: İş, çoktandır kimlik anlamına
geliyor... İşin yoksa, yoksun! Bakanlar görmüyorlar. Boşuna mı
insanlar işleri konusunda bu kadar çok yalan söylüyor, gerçek dışı
hikayeler uyduruyorlar? Bütün istedikleri toplum içinde
azıcık "var" olmak.
MEMNUNİYET. Nelerden memnun oluyorduk? Tüh! Artık
aklımıza gelmiyor, değil mi? Tatminsizlikler, bitip tükenmek
bilmeyen istekler, hayaller, hayal kırıklıkları ve endişeler
çağında bu basit sorunun cevabını bilen kaldı mı? Zaten memnun
olsak da ifade etmekte zorlanıyoruz.