Ben bu milletin cesaretine, ferasetine ve yıllar içinde yeşerip olgunlaşmış siyasal şuuruna kurban olayım.
Bunca yıllık gazetecilik hayatımda...
Tek bir kişinin tanklara karşı durduğunu gördüm.
On kişinin tankın üzerine çıktığını, yüz kişinin zırhlı araçların üzerine yürüdüğü haberlerle karşılaştım.
Çeşitli ülkelerdeki darbe girişimlerine karşı direnişlerde çekilmiş nice böyle fotoğraf gelip geçti önümden.
Ama on binlerin, yüzbinlerin tankların, silahların, darbeci birliklerin üzerine yürüyeceğini söyleseler, yine de durup "gerçekten olur mu acaba?" diye düşünürdüm.
Oldu. Daha fazlası oldu.
Kendi milletine ateş edecek kadar kendinden geçmiş çapulcuları perişan eden bir cesaret gösterdi insanlar.
***
Gece Fatih Sultan Mehmet köprüsüne inerken kucağında küçük çocuğuyla dik tepeden kendini aşağı bırakıveren genç kadına "aman dikkat edin, hastanelik olmayasınız" dediğimde bana bakışını unutamayacağım.
Kendi başına gelecek olan şeyler umurunda bile değildi. Vatanın, milletin, rejimin başına geleceklerden endişeliydi.
Elinde "Menderes"in fotoğrafı olan orta yaşlı bir adamın "babamın hatasını tekrarlamayacağım" diye bağırmaktan sesi kısılmıştı.
Bir yandan Çengelköy'deki dostlarla mesajlaşıyordum.
Kayıpları vardı, çok sıkıntıdaydılar ama asla boyun eğmiyorlardı.
***
Daha ne anlatayım.
Utançtan kahrolması gerekenler şimdi ne yapıyordur, bilemiyorum.
Evinde ışıkları söndürüp darbenin başarıya ulaşmasını bekleyen, hemen marketlere koşup makarna stoklayan malum sınıflara gelince...
Yıllardır "makarnacı" diye aşağılamaya kalktıkları milleti inşallah bu kez cidden tanımış, anlamışlardır.
Uzatmayacağım...
Gece yürüdüğüm köprü yoluna sabah gazeteye gelmek üzere taşıtla girdiğimde trafiğe takıldım.