İlle de ülkeden ve siyasetten söz edeceksek...
Biraz konuya gündelik hayatın sıradan insanından başlayalım, olmaz
mı?
Asıl kaybedip kazandığımız yerlerden; mikro iktidar alanlarından,
mesela sokaktan, sosyal medyadan, evlerden konuşalım.
Aksi takdirde olduğumuz yerde dönüp duruyoruz.
***
Geçen gün birkaç aydır süren işsizliğinin kendisine ve ailesine
verdiği sıkıntıdan dert yanan bir genci hatırlayıverdim şimdi.
Laf, nasıl olduysa, İBB'nin işten attığı işçilere geldi.
"Haşmet abi kabul et ki, o başka bir şey" dedi. "Nasıl başka?" diye
sorunca, "Siyasette normal bir şey, giden partinin torpillisi de
gider, kazanan kendi yakınını getirir, kaybedenler bunu bilmeli!"
cevabını verdi.
Oğlum farkında mısın, senin gibi insanlardan, üstelik çoğunluğu
belediye hizmetlerinde çok sıradan işler yapan emekçilerden söz
ediyoruz, diyecektim vaz geçtim.
Ne desem anlamayacaktı çünkü.
Oysa kendisi de az sonra hatırlı bir tanıdıklarına uğrayacaktı.
Belki onu bir işe sokar ve onu "bütün zamanların torpillisi"
yapardı. Nitekim bir umutla koşar adım yanımdan ayrıldı.
***
Sokak ilginç zikzaklar çiziyor
Bilen biliyor da, siyaset ve medyacılar biliyor mu, emin
değilim.
Siyasetin girmediği alan yok ama bu süreç medyada göründüğü gibi
büyük meseleler ve sloganlar üzerinden yürümüyor.
Tersine, siyaset gündelik hayatın içine sızıp garip şekiller
alıyor.
Mesela "Geçen gün İspark'ın yerine girdim, görevli hoş geldiniz
dedi, park etmeme yardım etti, normal bir şey ama İmamoğlu'ndan
önce görevliler bu kadar nazik değildi" diyen şabalaklar öyle
"şehir efsanesi" falan değiller, kanlı canlı gerçek tipler.
***