Çarpıcı günler yaşıyoruz.
Çarpıyor ve insan hakikaten sersemliyor.
Dün Birleşik Krallık (biz kısaca İngiltere diyoruz hani) Büyükelçisi şöyle bir tvit attı: "Eşimle bayram gezim komplo teorilerine neden oldu."
Sonra da hafiften dalgasını geçip yakındı: "Van'ı ziyaret ederek Türkiye'yi bölmeye çalışıyordum galiba.
Allah aşkına!"
Tamam!
Diplomatlar sürekli Kapadokya'ya, Fethiye Ölüdeniz'e tatile gidecek, Nemrut dağında güneşi doğuracak değiller ya...
Ama bir dakika!
Nihayetinde daha iki gün önce teröristlerin yol kesip minibüs şoförünü kurşunladıkları, bir hafta önce Çaldıran ilçesindeki çatışmada 8 askerimizin şehit olduğu bir bölgeden söz ediyoruz.
Kamuoyundan nasıl bir tepki gelmesini umuyor Büyükelçi Richard Moore?
Kendi ekibinin "güvenlik alma" konusundaki becerisine hayran kalmamızı veya bölgedeki terör olayları ile gündelik hayatın normal akışı arasında ayrım yapma ferasetini alkışlamamızı mı bekliyor?
***
ABD Büyükelçisi Bass daha ilginç bir figür.
CHP Genel Başkanı'na yaptığı manidar ziyaretin ve teröre yataklıkla suçlanan belediyelere kayyım atanmasına resmi açıklamayla tepki göstermesinin hemen ardından...
Kalk, gezmek için Artvin'e git!
HES bölgelerini gez, görüşmeler yap!
Öyle tatildir, herhangi bir zamandır demeyin.
Bayram ertesi, yani bugün Rize idare mahkemesinde Artvin HES'leriyle ilgili karar duruşmasının yapılmayacağını bilmeyen yok!
Medyadaki haberlere toplu halde bakınca insan ister istemez acaba John Bass daha geniş çerçeveli bir bunalım stratejisinin parçası mı diye düşünüyor.
Bu stratejinin ilk adımı Bass'ın zorla kendini "istenmeyen adam" (persona non grata) aşamasına doğru sürüklemesi olabilir mi?
Sonuçları ABD yönetimi ile ciddi ve kalıcı bir diplomatik anlaşmazlık olabilecek bir adım.
***