Çarşamba akşamı sosyal medyaya düşen CHP'nin yürüyüş çağrısını
görmeyen kalmamıştır, eminim.
Önde Kemal Kılıçdaroğlu var.
Fondaki fluluk tam Kılıçdaroğlu'nun başının arkasında dağılıyor ve
orada tören üniformalı askerler görünüyor.
O saatten beri herkes "bu nasıl pervasızca bir darbe mesajıdır?"
diye soruyor. Sinirler gergin.
Ama şunu kabul edip o çerçevede temkin ve tedbir geliştirmek
zorundayız:
Bunlar çalışılmış hareketler.
Ana muhalefetin iki lafı bir araya getirip derdini anlatamayıp
slogan ve hakaretten öteye gidemeyen "beyin kadrosu"ndan böyle
şeyler çıkmaz.
Bu görselin arka planında kimlerin olduğunu konuşmamıza gerek var
mı?
Biri dışarıya...
Nasıl mı?
Kılıçdaroğlu tek başına yürüyen demokrasi kahramanı havasında ya...
Batı bunu çok sever.
Malum, böyle durumlarda işi Nobel Barış Ödülü vermelere kadar götürdükleri bile oldu. Kaldı ki, Doğan Medya İcra Kurulu'nda üretilmiş "Gandi Kemal" lafının da yıllar sonra hortlatılması boşuna değil.
İkinci mesaj içeriye...
Arkadaki askerler bir tür 27 Mayıs öncesi CHP'ye atıf.
Ayrıca belli ki, kendilerine "Hopp n'oluyorsunuz?
Bu provokatif hareketler ne iş?" diye soracak millete de akılları sıra gözdağı vermek istemişler.
Yuttuk mu? Yutmadık!
Ama dikkatli olmak gerek.
Çünkü tezgâhın çerçevesi çok daha büyük.
Can Dündar'ın tahliye edilip dışarı kaçmasına neden olunan bir süreçten Enis Berberoğlu'nun tutuklanmasına itiraz edilen noktaya geldik. *** İşin doğrusu...
Aklına CHP'nin 1959'daki "Ege Vazife Gezisi" ve İnönü'nün Uşak yürüyüşü gelen Şamil Tayyar da haksız sayılmaz.
Şimdi kimsenin hatırlamadığı fakat çok kritik bir provokasyon dizisiydiler.
Bunları bilmek lazım.
Madem muhalefet "çalışılmış hareketler" üzerinden gidiyor. O halde AK Parti de dersini iyi çalışmalı; yakın tarihimizde işlenen hataların tekrarından kaçınılmalı ve gerginliğe kapılmaktan uzak durulmalıdır.