Pazar günlerini bir türlü sevememişimdir.
Hep kaçtım, yok saymaya çalıştım...
Belki ders çalışmak yerine kitap okuduğumu babam fark edecek diye yaşadığım tedirginliklerin tortusudur bu duygu...
Belki daha derin ve "psikanalitik" bir izi vardır.
Ortamı tahmin edersiniz...
Zoraki baba otoritesi, melankolik anne sessizliği, içi kıpır kıpır fakat eve tıkılı kalmış abla patırtısı...
Ama işte o pazar günlerinin neşeli aile sofraları, herkesin kendi köşesine gömüldüğü ve radyodan maç nakillerinin eşlik ettiği sıkıntılı öğleden sonralarından çok farklıydı.
Hele babamın spesiyali çılbır yemeğini unutmam mümkün mü?