Birdenbire ülkede demokrasinin var olduğunu fark ettiler, ağır
ağır ve mırın kırın ederek de olsa, yan çizmeye
başladılar.
Tamam!
1 Kasım'ı öyle ya da böyle sindirmeye çalışacaklar,
sindirecekler.
Tabii aralarından bazıları "ara rejim" arayışlarına iyice ağırlık
verecek.
Bazı uyanıklar da var ki, iyi biliyorum...
Onca yıldır muhalefet ettikleri, küfrettikleri, nefret ettikleri
siyasetçilerle ahbap olmayı deneyecek ama kendilerini buna
zorlayan seçmenden tiksinmeye devam edecekler.
Neyse ne!
Kendileri bilirler.
Fakat çocuklarına yazık ettiler.
Kendi çevrelerinden gençleri ve daha beteri de aldatıp sokağa
sürdükleri halk çocuklarını harcadılar.
Y Kuşağı hani...
Sorgulayıcıymışlar, seçiciymişler, samimiymişler.
Hatırlarsınız, Gezi sırasında onları böyle
övüyorlardı.
Hepsi palavraydı tabii. İnandıklarından falan değil.
Tuttukları takımın kulüp başkanlarını bile sorgulayamayan gençleri,
bakarsın belki iktidarı devirirler diye gaza getiriyorlardı.
Aradan geçen iki yılda hepsini serseme çevirdiler.
Onca eğitim masrafı, onca çaba, onca medya rüzgârı sonuçta "bir oy
ver, diktatörden kurtul!" diye pankartlar taşıyan, diktatörün,
seçimin, demokrasinin ne olduğunu bile bilmeyen gençler yaratmak
için miydi?