1969 yılından iki binlere kadar çeşitli gazetelerde genel yayın yönetmenliği yapmış...
Her seferinde okurun en alçak seviyedeki duygularını gıdıklamış ve bunda da başarılı olmuş...
"Doğru haber" yerine "seksi haber" anlayışının medyada yerleşmesinde büyük payı sahibi bir adam...
Tabii kendi köşesinde "ahlak, erdem, örf" nutukları atmayı asla ihmal etmemiştir.
Sorarsan...
Kimse ondan daha milliyetçi olamaz.
Sorarsan...
Atatürkçülüğünü tartışanın alnını karışlar.
Ve yayın yönetmenliği boyunca bütün darbeleri manşetten davet etmiş, her darbeciye koltuk çıkmış, resmi bürokrasiyi alkışlamaktan elleri patlamıştır.
***
Eh, Anadolu'nun küçücük bir şehrinde doğup İstanbul sermaye baronlarının eline düşen kimi çocuklar gibi onun da gözleri Avrupa'nın pisliğinde bile boncuk aramaya ayarlanmıştır.
Geçen baktım...
Atatürk'ü överken bugünkü Türkiye'yi de yermek istemiş.
Bunu da Hollanda üzerinden yapmış.
Neymiş, Hollanda bir caddesine Atatürk'e adını vermiş ama Erdoğan'ın Dışişleri Bakanı'nı almamış...
Liderlik farkıymış!
Mustafa Kemal'in ruhu bu referansa, bu aşağılık kritere bakıp da muazzep olmuştur, hiç şüphem yok! Ama adamın umurunda mı?
O bunu fıkra gibi yazıp kendi okurları da "keh keh" gülsünler istemiş.
***
Zaten sermaye oligarşisinden ve eski bürokrasiden beslenmeli sahte Atatürkçülerin kara cehaletine aşinayız.