Önce "sağlıklı yaşam" dedikleri şeyin kendi elimizde olduğuna inandırdılar bizleri. Şu vitamini, bu takviye besini al, şu kadar adım yürü, bu kadar kalori harca, gemisini kurtaran kaptansın sen, dediler hepimize... Çılgınlığa dönmüştü sağlık iştahı! Sonra bir tokat geldi, yıktı hepimizi... Sağlık öyle bir şey değilmiş, bir virüs herkesi yere serebilirmiş, herkes birbirinin sağlığından sorumluymuş hikâyesine dönüldü. O da bir çılgınlık kıvamında... Durup bir bakın! Etle ilişkimize de aynı model uygulanmadı mı? Normal olmayan bir et şehveti uyandırıldı, popüler kültür yoluyla. "Bir yiyecek olarak et"in yerini şehvetle okşanan et(!) aldı ve herkes garip biçimde bunu...