İklim... Bir tür kıyamet.
Deprem... Vur patlasın çal oynasın mı, yoksa ilkyardım odası mı
daha doğru?
Orman... İyi de, artık orman denilince akla ilk yangın geliyor.
Tarım... Söyleyin, kuraklık mı var?
Güneş... D vitamini için elzem ama ya kanser olursak?
Oksijen... Acaba yakın zamanda onu da su gibi paralı yaparlar
mı?
Hayvanlar... Ne güzeller ama virüs taşıyıcısı olduklarını
unutmamalı.
Bu liste uzar gider...
Peki hayat mı bu? Ama halimiz de
bu!.. Daha doğrusu birileri medyayı da kullanarak
içerisinde nefes nefese dolaşıp durduğumuz kâbuslar ortamı inşa
ettiler. Bu boğucu atmosferden, bu umut nedir bilmeyen tasavvurdan,
bu "Allahsız" kıyamet çemberinden
derhal çıkmanın yollarını bulmalıyız.
***
Dün mikroplastikler üzerinden oluşturulan korku rüzgârından söz
etmiştim. Diyorlar ki, su değil, plastik içiyorsunuz... Tamam ama
bilinmeyen, öngörülmeyen bir şey miydi bu? Asla!
Plastiklerin zararlı özelliklerini
dünya...