Hanımefendi karar vermiş artık Türkiye'yle ilgilenmiyormuş. Zaten neymiş ki, bu ülke?
Onu da açıklamış twitter'ında.
"Öylesine bir ülke işte..." diye yazmış.
Bir tür hafifleme isteği mi, yoksa derin bir hafifseme mi içeriyor bu cümle? Belki ikisi de...
Ama bunu ciddi bir travma sonrası birden açığa vurmuş bir duygu sanırsanız, yanılırsınız.
Artık Türkiye'yle ilgilenmiyormuş!
Bir hayal kırıklığı havası vermek istiyor belli ki!
Oysa ülkeyle biraz "içeriden" ilgileniyor olsaydı...
Hani hatırlıyorum da, geçen yıldı galiba...
New York'ta yediği patlıcan ve biber kızartmasına sosyal medyada büyük bir şef icadı, mutfak becerisi muamelesi yapıp milleti güldürmezdi.
Hep böyleydi aslında.
Daha önemlisi, hep böyleydiler.
Hiç azımsanmayacak ve uzun yıllar ülkeyi yönetmiş bir sosyal kesimden, hâlâ etkin bir kültürel formdan söz ediyorum.
***
Esas önemli olan bunlar değil.
Burada önemli olan memleketin çok uzun yıllara tekabül eden hali pürmelali, yani "o insana hüzün veren niteliği"dir.
Çünkü düşünün ki, bu pek tanınmış gazeteci hanım, en seçkin gazetelerimizde yıllarca el üstünde tutuldu.
Köşe yazarlığı yaptı.
Ve asıl önemlisi, şaka değil, çok önemli medya kurumlarının Ankara temsilciliği, Washington temsilciliği gibi görevlerinde bulundu.
Hemen her partinin en tepelerindekilerle çok yakın ilişkiler kurdu. Sadece onca yılda edindiği "off the record" malumatı falan düşünüyorum da, ben de ülkenin bu yüce gönüllü yanına yanıyorum.