İsimlere, işaretlere, kültürel hilelere
ve daha pek çok şeye dikkat etmek
zorundayız.
Zaman bu zaman!
Çünkü çok kirli bir savaş yürütüyor Siyonizm.
imdi anlıyor muyuz?
Arap Baharı diye cilalayıp
hepimizi kafa kola aldıkları gösteriyi anlıyor muyuz?
Meğer İsrail'in çıkarlarına uygun
biçimde Arap dünyasını "pamuk
gibi" yumuşatma
operasyonuymuş...
Zalim yöneticiler gidecek denmişti...
Sonuç?
Perişanlık, muazzam bir politik bitkinlik ve Batı'nın pohpohladığı
yeni yöneticiler...
***
Olay şu...
Anglosakson
hegemonyası önce
parıltılı bir medyatik
vitrin kuruyor.
İçine davetkâr cilalar; özgürlük, demokrasi, refah
koyuluyor.
Ve maalesef içeride dönen
siyonist dolaplar fark
edilinceye kadar yıllar geçiyor.
Geçmiş hataları değerlendirip vitrin camlarını aşağı indirmek
de her babayiğidin harcı değil...
***
Cumhurbaşkanı
Erdoğan'ın Rize'de
söyledikleri tam da
bu yüzden
güncel statükoyu
temelinden sarstı...
Dost meclisinde konuşur gibi bir sadelik içinde
"Nasıl Karabağ'a girdiysek,
nasıl Libya'ya girdiysek bunun
benzerini aynen onlara da yaparız" dedi, İsrail'i
kastederek...
Hem de İsrail devlet elitlerinin "güneyimizdeki Arapların
çıtı çıkmaz, Gazze'yi ve Lübnan'ı halletsek, kimse bizi
durduramaz, dünya zaten bizim yanımızda" diye düşündükleri
sırada...
Şok!
O halde soralım...
Türkiye için neden topa
sert girme
mecburiyeti doğdu?
Çünkü İsrail'in bölgede genişleme ve sınırları değiştirme
projesinin artık görmezden gelinecek yanı kalmadı.