"Gittiğim yer tam tekkenin karşısında, Uzunçayır'a bakan bir kır kahvesiydi. Müşterisi ile konuşmayan kıranta saçlı kahve pişirmekte eşsizdi. Köpüğe bile bambaşka bir tut ve meneviş verirdi. Bu kahve ne suluydu ne koyu. Ne tatlıydı ne acı. İçmezdiniz. Adeta kendisi sizi içerdi."
Yıl 1945.
Refik Halid üstad sevdiği kır kahvehanesini ve içtiği kahveyi böyle anlatıyor.
Mesele kahve...