Haşmet Babaoğlu Sabah Gazetesi

"Dün, bugün, yarın"

Pazar Notları: Bize "yeni yıl"dan söz eden takvimin içinde ne geleneğin derinliklerinden, ne de kalbin ritimlerinden bir iz var. İşimizi gücümüzü bu takvime feda ettiğimiz yetmiyormuş gibi, "yeni" dediğinin yeni olduğuna...

27 Aralık 2015 | 153 okunma

Pazar Notları:

Bize "yeni yıl"dan söz eden takvimin içinde ne geleneğin derinliklerinden, ne de kalbin ritimlerinden bir iz var. İşimizi gücümüzü bu takvime feda ettiğimiz yetmiyormuş gibi, "yeni" dediğinin yeni olduğuna inanmak eğilimindeyiz. Neden bu saçmalık? Esas mesele ne? Çünkü değişmek istiyoruz; silkinmelere, toparlanmalara, baştan başlamalaraihtiyacımız var. Oluyor mu? Olmuyor.

***


Yenilenmeye takatimiz yok! En küçük iyilikler ve en sıradan güzellikler için bile tembeliz. Bizim beceremediğimiz bir şeyi metafiziğini çoktan kaybetmiş, fiziğini rakamların cilvesine terk etmiş takvimler nasıl becersin!

***


Takvimin ve saatin değil, zamanın değerini bilecektik. Karıştırdık hepsini ve galiba o karışıklıkta kaybolduk.

***


Kutsal işaretlerinden arınıp üretim düzenine iliklenen bir takvimin bize ne hayrı olabilir? Sürekli ileri doğru koşturan bir hayat... Durup nefeslenemezsin, pişman olup geri dönemez, baştan başlayamazsın. Oysa ne büyük nimettir baştan başlamak! Gece ve gündüzü düşün; ilerlemezler, hayret ve vecd ile birbirlerinin çevresinde dönerler. "Yeni" oradadır; her sabah baştan başlayabilme, her gece pişmanlık ve tövbeyle hesaplaşma imkanında.

***

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Ne oluyor, ne olacak? 21 Kasım 2024 | 437 Okunma Çığ 19 Kasım 2024 | 386 Okunma ABD’yi konuşmaktan mı korkuyorsunuz? 18 Kasım 2024 | 504 Okunma ‘Ben... şey... inanacağım’ 17 Kasım 2024 | 119 Okunma Haftanın notları: Maneviyat ölünce... 16 Kasım 2024 | 172 Okunma