Pazar Notları:
Bize "yeni yıl"dan söz eden takvimin içinde ne geleneğin derinliklerinden, ne de kalbin ritimlerinden bir iz var. İşimizi gücümüzü bu takvime feda ettiğimiz yetmiyormuş gibi, "yeni" dediğinin yeni olduğuna inanmak eğilimindeyiz. Neden bu saçmalık? Esas mesele ne? Çünkü değişmek istiyoruz; silkinmelere, toparlanmalara, baştan başlamalaraihtiyacımız var. Oluyor mu? Olmuyor.
***
Yenilenmeye takatimiz yok! En küçük iyilikler ve en sıradan
güzellikler için bile tembeliz. Bizim beceremediğimiz bir
şeyi metafiziğini çoktan kaybetmiş, fiziğini rakamların
cilvesine terk etmiş takvimler nasıl becersin!
Takvimin ve saatin değil, zamanın değerini
bilecektik. Karıştırdık hepsini ve galiba o karışıklıkta
kaybolduk.
Kutsal işaretlerinden arınıp üretim düzenine iliklenen bir takvimin
bize ne hayrı olabilir? Sürekli ileri doğru koşturan bir hayat...
Durup nefeslenemezsin, pişman olup geri dönemez, baştan
başlayamazsın. Oysa ne büyük nimettir baştan başlamak! Gece ve
gündüzü düşün; ilerlemezler, hayret ve vecd ile birbirlerinin
çevresinde dönerler. "Yeni" oradadır; her sabah baştan
başlayabilme, her gece pişmanlık ve tövbeyle hesaplaşma
imkanında.