Güzel bir şeyin bütün dünyaca kutlanan "gün"ü varsa, durup
düşüneceksin...
Demek ki, unutmuşsun da, hatırlatıp duruyorlar.
Yani olay baştan faul!
Ya da böyle bir gün tahsis edilip de sürekli
pazarlanıyorsa, kavram suiistimal ediliyor,
bir numara çevriliyor demektir ki, oradan hemen
kaçacaksın...
Haydi Anneler Günü'ne, Babalar Günü'ne iltimas geçelim, ayrı
tutalım.
Fakat Sevgililer Günü'nden, Dünya Barış Günü'ne kadar
neredeyse bütün "gün"ler için olay böyledir.
Lafı nereye getireceğim...
Dün bir baktım, sosyal medya Dünya İyilik Günü'nü kutluyor.
Bir de tartışma var; 13 Kasım mı, 6 Ocak mı diye.
Oysa ne idüğü belirsiz bir sivil toplum kuruluşunun ortaya attığı
"İyilik Günü"nün ne önemi var ki...
Esas önemli olan iyilik var mı, yok mu; varsa, nasıl
var meselesidir.
Tabii şu her sosyal olayda elini kirletmekten korkan pek "medeni"
ve alabildiğine "seküler" sosyal kesimlerimizin Dünya İyilik Günü
mesajları da manidar.
İyilikten maraza doğuyormuş da...
Cüzdan bulup sahibine verince, sahibi "içi boş, hani benim param"
demiş de...
Bugün dünya iyilik günüymüş ama insanoğlu iyiliği hak etmiyormuş,
en iyisi masum hayvanlar için bugün kapı önüne bir kap su ve mama
koymakmış da...
Ne anlıyorlarsa artık iyilikten onu aktarıyorlar. Üstelik kendi
iyiliklerinden ve bilgilerinden hiç şüphe duymadan...